Gerçek önemli değil de politika için gerçeğin nasıl yansıtıldı önemlidir Medya çağında kimin kendinde nasıl ifade ettiği o kişinin gerçek düşüncelerinden daha öndedir Bu yüzdan kentte düşünmaye yatkın kişilikler kentte konuşmaları yönlendirme sanatı olan politikayı pek beceremezler
Doğru bildiklerini söylemeye çalışırlar ama sonunda kendi
İnternetsiz geçirdiğim o yaz bir gün yavaş yavaş kitap okuyup yemek yedikten, kasabada yavaş yavaş gezindikten sonra, bazı uçak yolculuklannın ardından yaşadığımız sersemliğin zihinsel versiyonunu normal hayatımda yaşıyor olabilir miyim, diye düşündüm. Uçakla uzak bir zaman dilimine yolculuk yaptığınızda çok hızlı hareket etmiş, etrafınızdaki dünyayla senkronu kaybetmiş gibi hissedersiniz hani. İngiliz yazar Roben Colville'e göre "Büyük Hızlanma" döneminden geçiyoruz şu an; Sune gibi o da sadece teknolojinin değil hemen her şeyin hızlandığını öne sürüyor. Hayatımızdaki çok sayıda önemli etmenin gerçekten hızlanmakta olduğuna dair kanıtlar mevcut: 1950'1ere kıyasla ciddi ölçüde daha hızlı konuşuyor insantarıı ve sadece yirmi yıl içinde şehirlerdeki yürüme hızında yüzde IO'luk artış olmuş.ıı
Bu hızlanma bize kutlanacak bir şey olarak sunuluyor genellikle - ilk BlackBerry'nin reklam sloganı. "Yapılmaya değerse daha hızlı yapmaya değer" idi. il Google çalışanları arasında şirketin gayriresmi parolası da: "Hızlı olmayan hapı yutar."
O Ses Sen Değilsin
Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Virginia Woolf, genç bir yazara otuz yaşından önce yayımlamamasını önerirken, “Eğer yayımlarsanız özgürlüğünüz kısıtlanır. İnsanların fikrini önemsemeye başlarsınız. Onlar için, onlardan iyi şeyler duymak için yazmaya başlarsınız,” diyor.
Yazmaya geç başlayanların sayısı pek çoktur. Günlük hayatın çetin koşulları geç kalanların moralini de olumsuz etkiliyor. Ama bunun da iyiye yorulabilecek bir yanı var: Gecikme boyunca biriktirilenler erken yaşlardakilerden her zaman daha çoktur.
Dolayısıyla edebiyat zamanı, edinilen birikimin katsayısınca gerçek zamandan eksiltir. Doğru okumalar ve seçimlerle bu süre kısalabilir. Orada kendine ait bir oda, yazarın gerçekleşmesini beklediği düşü olduğu kadar, yaratıcı yazının özünü anlatan bir metafor gibidir. Yalnızca masasında yazılan değil, kendine ait yazının dünyası da olan o oda, yazara kendinden başka hiç kimseye gereksinimi olmadığını hatırlatır. Yaratıcı yazının asıl dostunun kitaplar olduğunu...
Hemingway de yazma güçlüğünden söz eden yazar adaylarına, gidip kendilerini tavana asmalarını öneriyor, sonra da kendi elleriyle ipi kesmelerini. Böylece hiç değilse yazılacak bir ipe çekilme hikâyesi olur ellerinde, diyor.
Bir dilin sahip olduğu sözcüklerin bir araya gelerek yaratacağı korelasyonun neredeyse sonsuz sayıda seçenek yarattığını düşünürsek, yaratıcı yazarın taşıdığı yükün büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.
Apaçık ve yalın dilin, bu arada basitleşip sıradanlaşmamak için nasıl biçimlendirileceğine karar verme hali. (...) Bıçak sırtında olmanın tam karşılığı.
Tam anlamıyla başarılı öykülerin hepsinin, özellikle de düşlem ürünü olanların, bir sinirceden dolayı oluşmuş karabasanların ya da sanrıların sinirce alanı dışında bir ortama aktarılmış biçimleri ve nesneleştirme yoluyla etkisi yansızlaştırılmış biçimleri olduklarını söylemek belki abartma olabilir.